Saadet Partisi Çaycuma İlçe Başkanı Burak Erol ülke gündemine ilişkin basın açıklaması gerçekleştirdi.
Ülkenin çok zor günlerden geçtiğini söyleyen Erol; “Ülke her gün yeni bir dram, yeni bir acı, yeni bir şehit haberiyle sarsılıyor. Şehirlerimiz, füzelerle, canlı bombalarla, hain tuzaklarla vuruluyor. Aylardır, terör üzerimize bir kâbus gibi çökmüş durumda. Ama bir şeye dikkatinizi çekmek istiyorum. Kilis’ten, Bursa’ya, Silopi’den Soma’ya, Diyarbakır’dan İstanbul’a kadar terör artık Türkiye’nin bütününü hedef alıyor. Terör önceden dağdaydı. Yanlış politikalarla şehirlere indirildi. Şimdi ise yine yanlış politikalarla şehirlerden adeta bütün Türkiye’ye yayılıyor. Maalesef, iktidarın sözleriyle icraatları birbirine tamamen zıt. 15 günde Şam’a gireceklerdi. Şam Camii’nde Sabah namazı kılacaklardı. Şimdi bırakın Şam’ı, insanlar Kilis camilerinde, hatta Bursa Ulu camiinde bile namaz kılarken tedirgin hale geldi. Biz, yıllardır uyarıyoruz. Irak’ta aynı oyun oynanırken uyardık. Libya’da aynı senaryo sahneye konulurken uyardık. Suriye’de aynı sinsi plan devreye sokulurken uyardık. Asıl hedef Türkiye’dir dedik. Gerçekten bugün, ülke olarak tehlikeli bir oyunun, sinsi bir planın ve kanlı bir pusunun kurbanı oluyoruz. Şimdi de bizi Irak’a, Suriye’ye, Libya’ya çevirmek istiyorlar. Türkiye’yi hedef alan terörün ve terörün ardındaki karanlık odakların amacı, hedefi budur. Çünkü ırkçı emperyalizmin İslam ülkelerini bölüp parçalamak için uyguladığı ilk formül, “kaos”tur. Hedefledikleri ülkede önce “kaos” oluştururlar. Sonra da bu kaostan istifade ederek “istedikleri düzeni” inşa ederler. Ancak şunu da ifade edelim ki; Allah’ın izniyle Türkiye bir kırılma noktası olacak. Bütün bu planların, bu oyunların bozulduğu yeni bir başlangıç olacak. Bu aziz millet sahip olduğu, basiret, feraset ve dirayet ile bu “kaos oyununu” bozacak. Türkiye’nin bir korku imparatorluğuna dönüşmesine izin vermeyecek. Bundan hiç kimsenin şüphesi olmasın. Çünkü bu aziz millet en zor zamanlarda en zor badireleri atlatmış, her şeyin bitti sanıldığı anda destanlar yazmıştır. Ancak Saadet Partisi olarak bizi endişelendiren yöneticilerdir. Saadet Partisi olarak bizi endişelendiren, milletimizin sahip olduğu basiret ve ferasetten yoksun olan siyasi liderlerdir. Saadet Partisi olarak bizi endişelendiren, bırakın ülkenin karşı karşıya bulunduğu problemlere çözüm üretmeyi, bırakın akan kanı durdurmayı, bırakın terörü önlemeyi, bırakın ülkede birlik ve beraberliği sağlamayı, daha kendileri bir masanın etrafında buluşmayı bile beceremeyenlerdir. Saadet Partisi olarak bizi endişelendiren, bırakın yeni anayasa yapmayı, bırakın dokunulmazlıkları kaldırmayı, birbirleriyle yumruklaşmaktan, konuşmayı dahi başaramayanlardır. Saadet Partisi olarak bizi endişelendiren, akl-ı selim ve sağduyu ile hareket etmeleri gerekirken, öfke ve nefretin esiri olanlardır. Saadet Partisi olarak bizi endişelendiren, kendi siyasi geleceklerini, milletin geleceğinin önünde tutanlardır. Saadet Partisi olarak bizi endişelendiren, kendi koltuklarını korumak için ülkeyi ateşe atanlardır. Saadet Partisi olarak bizi endişelendiren, kendi kaprisleri, egoları için Yüce Meclisi bir arenaya, bir sirk alanına çevirenlerdir. Gün ihtilafa, ayrılığa düşmenin değil, her zamankinden daha fazla birlik olmanın zamanıdır. İnanın, artık vakit kalmadı. Ateş kapımıza dayandı. Haçlıların, Küresel emperyalizmin ve Irkçı Siyonizm’in nihai hedefi Türkiye’dir. Türkiye’yi bölmek, parçalamaktır. Bu yüzden ya bir olacağız ya da mahvolacağız! Peki, çare nedir? Çare, barıştır. Evet, tek çare barıştır. Ülkede barış! Bölgede barış! Dünyada barıştır! Bilhassa da komşularla yapılacak olan barıştır. Öncelikle, Rusya ile, Mısırla ve Suriye ile bozulan ilişkiler en kısa zamanda onarılmalıdır. Fakat bu barışın, her şeyden önce Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde sağlanması lazım. Yüce Meclis’in, iktidarıyla, muhalefetiyle bir araya gelmesi, hepimizin yüzünü kızartan o çirkin kavgalara son vermesi lazım. Kısacası iktidar olarak, muhalefet olarak ve Meclis olarak barış içinde yaşamamız lazım. Yani ülke olarak, kendimizle barışmamız lazım. Böyle bir barış, şehit kanlarını durdurmak için şarttır. Böyle bir barış, anaların gözyaşlarını silmek için şarttır. Böyle bir barış, aziz milletimizin yüksek menfaatleri için şarttır. Böyle bir barış, Türkiye’nin bekası için şarttır. Böyle bir barış, bir kısım liderlerin kaprislerinden çok, ama çok daha önemlidir. Bu uyarılarımızı bir kardeşlik vazifesi olarak yapıyoruz. Saadet Partisi olarak, inandığımız gerçekleri tarihi bir sorumluluk içinde aziz milletimizle paylaşıyoruz. Yine Saadet Partisi olarak, kanaatimizce, muhtaç olduğumuz en acil şey barıştır” dedi.
Haber: EKSPRES
Haber Okunma Sayısı :
2865