Türk Büro-Sen Çaycuma İlçe Temsilcisi Savaş Tuluk, 8 Mart Dünya Kadınlar Günü dolayısıyla mesaj yayınladı.
İlçe Temsilcisi Tuluk; “8 Mart Dünya Kadınlar Günü, Dünyanın her yerinde insanca bir yaşam isteyen, eşitsizliklere ve ayrımcılığa karşı direnen, var olma, özgürleşme mücadelesi veren ve bu mücadelede bedel ödeyen cesur kadınlarımızın minnetle yâd edildiği aynı zamanda senede bir gün de olsa, kadınlarımızın güncel sorunlarının kamuoyu önünde tartışılabildiği, gündemin kadın olduğu bir gündür. Bütün toplumlar, kadınla erkek arasındaki fizyolojik farkı gözeterek, toplumu genelde erkek ve kadın olarak iki gruba ayırmış ve her grubun statü ve rollerini birbirinden farklı olarak tayin etmiştir. Bu sebepledir ki, dünya geneline baktığımızda da kadınların erkeklere oranla eğitim seviyelerinin daha düşük, işsizliğin daha yüksek olduğunu görüyoruz.
KADIN İSTİHDAMI HALEN İSTENİLEN DÜZEYDE DEĞİL
Ülkemiz de nüfusun %49.8’ini kadınlar oluşturmaktadır. Ancak okuma yazma bilmeyen kadın nüfusumuzun oranı erkeklerden 5 kat daha fazladır. Erkeklerin istihdam oranı kadınların istihdam oranının 2.4 katıdır. Üst düzey kadın yönetici oranımız sadece %9.4’tür. Kadınlarımızın dünyadaki pek çok ülkenin kadınından önce elde ettiği seçme seçilme hakkını da tam olarak kullanabildiği söylenemez. Türkiye Büyük Millet Meclisi’ndeki kadın milletvekili oranı 1935 yılında %4.5 iken 79 yıl sonra bu oran ancak %14.4’e yükseltilebilmiştir.
KADINA ŞİDDET ASLA KABUL EDİLEMEZ
Hepsinden de önemlisi; Ülkemizde her yıl binlerce kadınımız hem de en yakınlarının uyguladığı şiddete maruz kalırken, kadın cinayetleri hız kesmeden devam ediyor. Toplumsal kültürümüzde sevmek, sevilen kişinin sahibi olmak olarak algılanıyor. Oysaki sevmek, sevdiğiniz kişinin kendini geliştirmesine fırsat tanımak, onu desteklemek ve mutlu olmasını sağlamaktır. Kangrene dönüşmüş bütün bu sorunlarla ilgili olarak çözüm üretmek amacıyla son yıllarda bazı yasal düzenlemeler yapılmış ancak yasalar önünde sağlanmaya çalışılan eşitlik maalesef toplumsal hayatımıza aynı oranda yansıtılamamıştır. Bu gün de ne yazık ki hala toplumumuzda kadın çoğunlukla eşinin makamı, dünyaya getirdiği erkek çocuk sayısı ile ancak sosyal bir statü edinebilmektedir. Sözün kısası, ülkemizde kadınlarımızın aile içindeki statüsü, maruz kaldıkları şiddet, eğitim öğretim ve mesleki kariyeri hususunda almamız gereken daha çok yol var. Tüm dünyada kadınların ailedeki geleneksel rollerinin dışına çıkarak, çalışma yaşamına girmesi sanayileşmenin getirdiği yüksek oranlı iş gücü talebinin ortaya çıkarması ile başlamıştır. Bu süreç aynı zamanda bizlere geleneksel yaklaşımın aksine, çalışma hayatında kadınların da en az erkekler kadar başarılı olabileceğini göstermiştir.
KADINLAR, ÇALIŞMA HAYATI VE SOSYAL HAYATTA DAHA AKTİF OLMALIDIR
Ancak ne yazık ki, dünyada ve ülkemizde kadınlar çalışma hayatında yeteri kadar yer alamamakta, kariyer gelişimi noktasında geride kalmakta ve daha düşük ücretlerle, güvencesiz bir biçimde çalışmak zorunda kalmaktadır. Avrupa ülkelerinde dahi kadınlar, erkelerden %12 ile %25 arasında daha düşük ücret almaktadır. Ülkemizde kadın istihdamının ve üst düzey kadın yönetici oranının çok düşük olmasının en önemli nedeni kadınların hamilelik dönemi başta olmak üzere, Annelik ve toplumun kadına yüklediği roller sebebiyle çalışma hayatında erkeklere oranla dezavantajlı olmasıdır. Kadınların Allah'ın kendilerine bahşettiği annelik sıfatı nedeniyle geri plana itilmesi, yeterli liyakate sahip olduğu halde hak ettiği görevlere getirilmemesi ve işten çıkarılacaklar listesinde en üst sıraya oturtulması asla ve asla kabul edilemez bir durumdur. Her ne kadar geçtiğimiz günlerde yasalaşan ve annelere yarım gün çalışma hakkı getiren kanun, kadınların çocuklarına daha fazla zaman ayırmalarını sağlayacak olsa da, bu kanunla eş zamanlı olarak çıkarılan, doğum yapan kadınların yerine Özel İstihdam Büroları aracılığıyla geçici çalıştırılacak kiralık kadın işçi teminini öngören hükümler, güvencesiz, düşük ücretli ve geçici kadın işçi çalıştırmanın yolunu açmış, kadınların zaten zayıf olan iş güvencesini yerle bir etmiştir. Oysaki kadın, toplumu ayakta tutan en önemli unsurdur. Kadının eğitimi, çalışması, yükselmesi ve güvencesi toplumu da bir adım öteye taşıyacaktır. Yarınların daha güzel olması umuduyla kadınlarımızın 8 Mart Dünya Kadınlar Günü’nü bir kez daha kutluyoruz” dedi.
Haber: EKSPRES
Haber Okunma Sayısı :
2097