Saadet Partisi Genel Başkanı Mustafa Kamalak, seçim toplantıları kapsamında Zonguldak’ta partililerle buluştu. 

Saadet Partisi Genel Merkez yöneticilerinin de katıldığı program Camlı Köşk’te gerçekleştirildi. Saadet Partisi Zonguldak milletvekili adaylarının konuşmalarının ardından kürsüye çıkan Genel Başkan Mustafa Kamalak, konuşmasına gazetecilere çağrıda bulunarak başladı. Saldırıya uğrayan gazeteci Ahmet Hakan’a yapılan saldırıyı da kınayan Saadet Partisi Genel Başkanı Mustafa Kamalak şöyle dedi:
“Basın mensuplarından özel bir ricam var. Eğer benden burada yanlış bir kelam eksik bir söz duyarda buradan ayrılmadan onu düzeltmezseniz üzerinizde hakkım kalır. Sözlerimi doğru bulmakla beraber o doğruları bu güzel ilimizin Zonguldak’ın yiğit insanlarına olduğu gibi anlatmazsanız hakikatleri duymazlıktan gelirseniz yani hakikatin üzerini örterseniz o zaman sadece benim değil fakat aynı zamanda hem Zonguldak’ın hem Türkiye’nin hem Ortadoğu’nun hem de bütün mazlum milletlerin üzerinde hakkı kalır. Anlaştık mı basın mensupları? Ben yanlış söylersem buradan doğrultacaksınız. Doğru söylersem eğer de bu insanlar doğru söylüyor diye kamuoyuna anlatacaksınız. Biz diyoruz ki savaş değil barış, çatışma değil diyalog. Çifte standart değil adalet. Üstünlük değil; eşitlik. Sömürü değil, hakça paylaşım. Bu münasebetle basına yönelik her türlü baskı ve tehdidi temin ediyorum basın alabildiğine özgür olmalı. Ancak bu özgürlük tabii ki başkalarına hakaret ve küfretmeyi gerektirmez. Özgürlük başkalarına hakaret etme hakkını vermez. Basına yönelik her türlü tehdit ve baskıyı şiddetli telin ediyorum. Bu arada Ahmet Hakan’a yapılan saldırıyı şiddetle kınıyorum.”
Seçimin geçmesinin ardından sadece milletvekili maaşlarının çalıştığını söyleyen Saadet Partisi Genel Başkanı Mustafa Kamalak, “Takip buyuranlarınız mutlaka hatırlayacaktır. Haziran seçimleri öncesinde demiştik ki ‘Eğer Saadet Partisi Milli İttifak mecliste bulunmayacak olursa bu seçimin hiçbir manası olmayacak’ demiştik. Çünkü Milli Görüşün yer almadığı bir meclis, bu ülkenin hiçbir problemini çözemez. Hiçbir derdine deva olamaz demiştik. Aradan 6 ay geçti. Allah aşkına bu ülkenin hangi problemini çözdüler. Söyleyebilir misiniz? Hiçbir problemini. Peki 6 aydan bu yana bu meclis hangi faaliyeti yaptı? Hiç. Altı aydan bu yana TBMM sadece maaşları çalışıyor. Milletvekillerinin sadece maaşları çalışıyor. Milletin kesesinden, garibanların kesesinden milletvekillerinin sadece maaşı çalışıyor kendileri değil” diye konuştu.

“SİVAS’IN ÖTESİNE GİDEMİYORSAK İKTİDARIN AYIBIDIR”
Kamalak, şöyle devam etti:
“Biz 78 milyonu kardeş olarak gören bir ruha sahibiz. Başbakanımız, Cumhurbaşkanımız, devlet erkanı diyor ki bir takım partilileri eleştirmek için ‘Siz Sivas’ın doğusuna gidemiyorsunuz’ diyor. Eğer bir takım partiler Sivas’ın doğusuna gidemiyorsa bu ayıp kimin. İktidarın değil mi? Utanç vesilesini iftihar vesilesi olarak sunuyorlar. Bu ülkenin güvenliği kimden sorumlu? Başbakana soruyorum. Eğer vatandaşlarımız bu ülkenin birkaç bölgesine gidemiyorsa bu ayıp kime ait? Önünüze yarın sandık gelecek. Askerlik çağına gelmiş evladınızı vatan görevi yapsın diye Doğu’ya, Güneydoğu’ya gönderebilir misiniz? Gitmesine razı olur musunuz? Oralar bizim değil mi? Bizim ama yaşanmaz hale getirildi? Ben bunu Sayın Cumhurbaşkanımıza, Başbakanlığı döneminde söyledim. Sayın Başbakanım, demokratik süreç dediniz, Kürt açılımı, Barış Süreci, Çözüm Süreci dediniz. Biz Saadet Partisi olarak söylemeye dilim varmıyor ama bu Çözüm Süreci dediğiniz şey neticede Türkiye’yi ya bölünme noktasına getirecek ya da çok daha büyük çatışmalarla karşı karşıya getirecek dedim. Bizim muhaberatımız yok, istihbaratımız yok. Ama akıl var nizam var. Onu görüyorduk biz, nereden biliyorduk biz bunu? Türkiye şu anda 13 sene öncesine nispetle çok daha çatışmayla karşı karşıya mı?”

“HAK İHLALİ VARSA, BİREYSEL BAŞVURU DA VAR”
1 Kasım 2015 seçiminde daha önemli bir fırsat yaşanacağını söyleyen Kamalak, Saadet Partisi’ne verilen oyların başka partiye gidemeyeceğini söyledi. Söylentilere itibar edilmemesini aktaran Kamalak, hak ihlali olması halinde Anayasa Mahkemesi’nde bireysel başvuru hakkı olduğunu sözlerine ekledi. Kamalak, “Önümüzde önemli bir fırsat var. Belki 7 Haziran seçimlerinden sonra böyle bir yeni bir seçime karar verilmiş olması inşallah Saadet Partisi’nin meclise girmesi bakımından hayırlar doğuracaktır. Şunu diyecekler. İyi tamam ama oyunuz boşa gider. Soruyorum size AK Parti’ye verilen oylar AK Parti’ye, CHP’ye verilen oylar CHP’ye, MHP’ye verilen oylar MHP’ye, HDP’ye verilen oylar HDP’ye gidiyor. Nasıl oluyor da Saadet Partisi’ne verilen oylar başka partiye gidiyor? Anayasa’da bireysel başvuru diye ortaya çıkardığımız bir müessese var. Buna göre bir temel hakkının ihlal edildiğini iddia eden herkes Anayasa Mahkemesi’ne bireysel başvurma hakkına sahiptir. Anayasa Mahkemesi o bireyin hakkının ihlal edilip edilmemiş olmasına karar verecektir. Farz edin ki Saadet Partisi’nin milletvekili adayları milletvekili seçilecek kadar oy aldı ama Allah korusun parti barajı aşamadı. 40 bin oy alan aday seçilemeyecek partisi barajı aşamadığı için buna karşılık 30 bin oy alan aday partisi barajı geçtiği için milletvekili seçilecek. Burada 40 bin oy alan milletvekilinin hakkı ihlal edilecek. Anayasa Mahkemesi’nin üyeleri buna yok mu diyecek. Nitekim Balyoz olayında, Ergenekon hadisesinde ömür boyu hapse mahkum edilmiş olan subaylarla ilgili olarak burada hak yoksunluğu var diyerek tahliyeleri sağlanmadı mı? 40 bin oy alan arkadaşımız müracaat ettiğinde Anayasa Mahkemesi burada bir hak ihlali var diyecek. Haksız yere mazbata alan kişinin mazbatası iptal edilecek. Hak edenin mazbatası verilecek. Bunun bir örneğini biz daha önce yaşadık” dedi.

“BARAJI YERLE YEKSAN EDECEĞİZ”
Seçimlerdeki baraj sisteminin darbe ürünü bir kanun olduğunu söyleyen Mustafa Kamalak, “Anayasa’da baraj yok. Bunu karşımıza getiren darbe ürünü kanundur. Biz bunu yerle yeksan yerle bir edeceğiz. İktidar partisinin şu anda dizleri titriyor. Emin olun bu kadrolar Türkiye’nin en tecrübeli kadrolarıdır. Hatırlayacaksınız bir zamanlar Numan Bey, Saadet Partisi’ni alıp AK Parti’ye götürecekti. Aldıydı da zaten. Haksızlığa müsaade etmememiz gerektiğini söyledik. Hukuku devreye sokmamız lazım gelir dedik. Ve mahkemeler açıldı. 19 Eylül günüydü, hocamın başkanlığında bir yerde toplandık. Dedim ki ‘Arkadaşlar bu gidiş tek istikamettir. Mahkeme bizim lehimize karar vermeye mecburdur.’ Nitekim merhum hocam genel başkan seçildiğinde partimize kavuşmuştuk. Şimdi benzer bir şekilde bir haksız baraj yerle bir edilecektir. Buna emin olun. Saadet Partisi’ne verilecek hiç ama hiçbir oy zayi olacak değildir” diye konuştu.
Hiç kimsenin cesaret edemediği dönemde Suriye’ye giderek Beşşar Esad’ı uyardıklarını ifade eden Kamalak, eğit-donat programını da eleştirerek, sözlerini şöyle tamamladı:
“Biz uyardık. Hiç kimsenin gitmeye cesaret edemediği yerde biz Esad’ı makamında uyardık. Kendisine de bir tablo hediye ettik. Türkiye’ye geldi, basın toplantısı yaptık. Endişelerimizi aktardık. Bize Esad’cı dediler. Biz ne diyorduk bu yangın başlamadan söndürülmelidir. Peki ne oldu sonra 300 bin Suriyeli kardeşimiz hayatını kaybetti. 3 milyon Suriyeli evinden barkından oldu. 5 milyonu da güvenli bölgeye çekildi. Eğit-donat politikası uygulanmaya başlandı. Cumhurbaşkanına mektup yazdım. Siz ABD ile el birliği içinde eğit-donat uygulamasına karar verdiniz. Suriye’deki muhaliflere adam öldürme eğitimi verip adam öldürecek silahlarla donatacaksınız. Sizin bu uygulamanız Esad’a da aynı hakkı vermez mi? Rusya’ya aynı hakkı vermez mi? Türkiye’ye başkaldıran ülkelere aynı ülkeler sana karşı bunları uygulayacak olursa ne diyeceksin?”
Program, Mustafa Kamalak'ın Saadet Partisi Zonguldak Milletvekili adayları ile hatıra fotoğrafı çektirmesi ile sona erdi.

Kaynak: İHA