Şırnak'ın Uludere ilçesine bağlı Balveren beldesinde jandarma kontrol noktasında görev yaparken PKK’lı teröristlerle 2 Eylül gecesi girdiği çatışmada Tim Komutanı Jandarma Üsteğmen Engin Özdemir ile birlikte yaralanan Gazi Jandarma Uzman Çavuş Sercan Sezer, olay günü yaşananları anlattı. Gazi Sezer, iyileştikten sonra tekrar görevine dönmek istediğini belirtirken, 3 çocuğunu aynı anda askere gönderen gazinin babası Hasan Sezer de görev verilmesi durumunda üç oğlunu birden yeniden askere göndermeye hazır olduğunu, istendiği takdirde kendisinin de seve seve gidebileceğini söyledi.
Şırnak’ın Uludere ilçesine bağlı Balveren beldesi jandarma kontrol noktasına 2 Eylül gecesi düzenlenen saldırıda PKK’lı teröristlerle girdiği çatışmada yaralanan Jandarma Uzman Çavuş Sercan Sezer, olay günü yaşadıklarını anlattı. Kardeşleri ile birlikte aynı dönemde askerde görevli olan Uzman Çavuş Sezer “Ailem gönderdi, onlar da gitti. Üçümüz beraber Türk Silahlı Kuvvetleri’nde görev yapıyorduk. Onların ikisi askerdi, ben görevimi yapıyordum. Biz üç erkek kardeşiz” dedi.
ÇATIŞMADA YARALANAN UZMAN ÇAVUŞ O ANLARI ANLATTI
Askerlik görevinin sona ermesinin ardından komutanlarının teşviki ile askerde kalmaya karar verdiğini anlatan Sezer, içindeki vatan sevgisinin askerlik mesleğini seçmesinde etkili olduğunu söyledi. 2 Eylül gecesi yaşananları gazetecilere anlatan Sezer, “Son olayın öncesinde ilk gittiğimizde biraz vardı. Sonra zaten çözüm sürecine girildi. O süreç bizim hazırlıklarımızla geçti. Herhangi olabilecek bir duruma karşı hazırlıklı olmak gerekiyordu, boş durmakla olmuyor. Paslanmamamız için, hazırlık süreciyle geçti. Her an karşı karşıya gelebiliriz, her an bir temasa girebiliriz. Bu bilinçle gidiyoruz zaten görevlerimize güvenli bir şekilde. Biz bekliyorduk, o gün saldıracaklar diye değil her göreve hazırlıklı olarak çıkıyorduk. Olay yaşandı. Sağ olsun bizi oradan pilotlarımız kurtardı, o olayın içerisinden aldı. Ben bir yarım saat kan kaybettim. Bize pusu tarzından bir saldırı olmadı. Biz fark ettik ve karşılıklı olarak başladı. Hiç merak etmesinler. Çatışma başladı, bir 45 dakika sonra ben yaralandım. Bir yarım saat kan kaybettim, çünkü çatışma devam ediyor. Helikopter bu nedenle alamadı bizi. Biz tim olarak görev yapıyoruz zaten. O tarz şeylere girmeyelim. Karşı taraf beklediğimizden daha kalabalık çıktı. Misliyle cevabı karşı tarafa verildi. Biz o bölgeden alındıktan sonra havadan ve karadan kendilerine gerekli cevap verildi. Orada hiçbir an kendimizi yalnız hissetmedik. Sadece kan kaybımızdan dolayı bir düşüncemiz vardı. Ama kesinlikle ‘Biz burada kalacağız’ gibi bir düşünceye hiç kapılmadık. Biz bakıyoruz en geç 15 dakika yarım saat içerisinde helikopterler gelecek, destek verecekler. Korkumuz yoktu, biliyorduk çünkü TSK kesinlikle kimseyi yalnız bırakmaz. Ve öyle de oldu. Helikopterler geldi, bizi oradan aldıktan sonra misliyle öbür tarafa cevabı verildi. Göz göze geldiğim direk olmadı çünkü sıcak temasta böyle 100 metrede, 50 metrede yaşanmıyor yani olan olaylar 300 metre, 400 metre en fazla 200 metreden yaşanıyor. Tabii ki de hani oraya geçtiğini görüyorsun illaki mevzi değiştiriyorsun, onun da mevzi değiştirdiğini görüyorsun. Türk Silahlı Kuvvetleri çok profesyonel bir orduya geçiş yapıyor uzun zamandır, onun da çok büyük faydası vardı. Herkes büyük bir eğitimden geçiyor ve eğitimli olduğu için hani hiç kimse dirayetini kaybetmiyor. Çok faydası var, öyle olmamış olsaydı belki de çok zayiatımız olurdu. İki kişi yaralandık. Tim komutanım da benden yarım saat sonra yaralandı, Engin Üsteğmen, Engin Özdemir o da yaralandı. Beraber aynı helikopterle gittik. Ben yarım saat 45 dakika sonra vuruldum, yarım saat kan kaybettiğim için mecburen bu şöyle algılanmasın yani yarım saat orada arazide nasıl bekletiyorlar? Çatışma devam ettiği için helikopter inemiyor sonuçta büyük bir hedef sonuçta onun içinde de can var. Helikopter de değerli Türk Silahlı Kuvvetleri için öyle olması gerekiyor biz bunun bilincindeyiz zaten, yani alınmadı diye anlayan olmasın kesinlikle yarım saat kan kaybettim. Tim’de sıhhiye elemanımız da vardı o da uzman çavuş, pansumanımı yaptı, tamponumu yaptı, sürekli başımdaydı. Tim komutanıma çok teşekkür ediyorum. Yanımdan hiç ayrılmıyor, Tim’i koordine ediyor, telsizle konuşuyor, telefonla konuşuyor, bir yandan yanımda tampon yapıyor, üstünü kesiyor, benim üstüme bastırıyor. Yoğun bir süreçti ama çok şükür geriye koşarak kendimizi helikoptere aldırdık. Hiçbir şekilde ‘bilerek ateşe atıyorlar’ kesinlikle öyle bir durum yok” dedi.
“HASTANEDE HEP ÇATIŞMADA KALAN ARKADAŞLARIMI DÜŞÜNDÜM”
Çatışma sonrası PKK’lı teröristlere gereken cevabın hem karadan hem de havadan verildiğini dile getiren Sezer, sözlerini şu şekilde sürdürdü:
“Türk Silahlı Kuvvetleri'nin insansız hava uçakları olsun, istihbaratı olsun, istihbaratı olmasa zaten kesinlikle işimiz çok zor. O bilgiler geliyor alınıyor. Kesinlikle ateşe atılmak gibi bir durum yok yani. Şırnak Askeri Hastanesi'ne indim, orada ameliyata girdim, ameliyattan çıkınca zaten Tim komutanımla beraberdik sürekli, ben onu soruyormuşum o da beni soruyormuş. Narkozun etkisiyle çok hatırlayamıyorum da ve geride kalanları sürekli merak ediyoruz soruyoruz iyiler diyorlar, seslerini duymadan şey yapamıyoruz. 3 saat falan ben ameliyatta kaldım yaklaşık, sonra birbirimizi gördük, aynı ünitede beraberdik yoğun bakımda. Zaten bir sonraki gün öğleden sonra askeri uçak ambulansla Ankara GATA’ya sevk edildim.”
“ŞEHİTLİK ÇOK YÜKSEK BİR MAKAM”
Şehitlik mertebesinin çok yüksek bir makam olduğunu belirten Sezer, çatışmalarda şehit olan arkadaşlarına Allah’tan rahmet ailelerine de sabır diledi. Sezer konuşmasında şunları söyledi:
“Şehit ailelerine öncelikle Allah’tan başsağlığı diliyorum. Allah rahmet eylesin kesinlikle şehit ailelerine. Zor tabi evladını kaybetmek zor. Ama şehitlik mertebesi çok yüksek mertebe. Allah’a şükürler olsun hepimiz Müslümanız ama kolay değil tabi Allah rahmet eylesin diyorum. Askerde ailesi olanlar da hiçbir şekilde merak etmesinler; şu an çok güzel bir şekilde operasyonlar yürütülüyorlar ve hiç merak edilecek bir şeyler yok.”
“ÇOK GÜZEL KARŞILANDIM, GURURLANDIM”
GATA’daki tedavisinin ardından eve gelişi sırasında çok güzel karşılandığını ve gurur duyduğunu anlatan Sezer “Böyle bir şey beklemiyordum. Geldiğimde sağ olsunlar garnizon komutanlarımız sivil halkımız hepsi çok iyi bir şekilde karşıladılar. Yani gururlandım. Kesinlikle gururlandım” dedi.
Sezer gazetecilere iyileştikten sonra komutanlarının da görüşleri doğrultusunda yeniden görevine dönmek istediğini sözlerine ekledi.
“ÜÇ OĞLUMU DA SEVE SEVE GÖNDERİRİM, GEREKİRSE BEN DE GİDERİM”
Gazi Babası Hasan Sezer de, oğlunun yaralanmasından bugüne kadar geçen süreç içerisinde gerek Genelkurmay'ın ve gerekse tüm devlet yetkililerinin hep yanlarında olduğunu söyledi. Görev verilmesi ve çağrılmaları durumunda üç oğlu ile birlikte kendisinin de askere seve seve gitmeye hazır olduğunu dile getiren baba Sezer, “Genelkurmay Başkanlığımız tarafından devamlı yanımıza gelenler gidenler oldu. Sayın vekillerimiz sürekli geldiler. Allah razı olsun. Yalnız olduğumuzu hiç hissetmedik. Devletin, Türkiye Cumhuriyeti’nin yanımızda olduğunu hep hissettik. Seve seve gönderirim. Gerekirse iki tane daha kardeşi var. Üçünü birden yollamıştım. Gerekirse bir daha yollarım. Bu vatan, bayrak, ezan bizim. Gönderirim yani. Gerekirse görev bize de düşerse ben de giderim. Niye gitmesinler? Vatan bizim. Biz gitmeyeceğiz de kimler gidecek. O zaman üçünü de askere göndermiştik. Sağ olsunlar Genelkurmay plaket vererek bizleri onurlandırmıştı. Şimdi aynı durum olsa, Genelkurmay Başkanlığımızın bir emir ve talepleri gelirse seve seve üçünü de yollarız, kendimiz de gideriz.”
Gazi Jandarma Uzman Çavuş Sercan Sezer’in tedavisinin en az üç ay süreceği öğrenilirken, tedavi süreci evinde devam ediyor.//iha
Haber Okunma Sayısı :
1714