TMMOB Gıda Mühendisleri Odası Zonguldak İl Temsilcisi Tuğrul Dereli 22 Mart Dünya Su Günü nedeni ile yaptığı açıklamada; “Suyu korumak herkesin sorumluluğudur; su güvencesini sağlamak ise devletlerin görevidir. Doğru su politikaları ile insanların adil biçimde güvenli suya ulaşması sağlanmalıdır!” dedi.
Dereli açıklamasında şunları söyledi; “Temiz ve yeterli içme kullanma suyuna ve sağlıklı yaşama erişim, tüm insanlar için en temel bir insan hakkıdır. Su sadece temel bir gereksinim değil, aynı zamanda, hava ve toprak gibi canlı yaşamının en temel öğelerinden biridir. Güvenli su, gıda güvenliğinin ve gıda güvencesinin olmazsa olmaz koşullarının en önemlisidir. Yeterli ve güvenli suyun olmadığı koşullarda tarımsal üretimin yeterliliğinden, gıda güvencesinden ve gıda güvenliğinden söz edilemez.
Birleşmiş Milletler tarafından kabul edilen 22 Mart Dünya Su Günü’nün bu yılki teması “Suyun Değeri” olarak belirlenmiştir. Bugün dolayısıyla, su ile ilgili yapılması gerekenler ve çözüm bekleyen sorunlar masaya yatırılarak, gelecek nesillere temiz ve yeterli bir miras olarak bırakmamız gereken su kaynaklarımızı; konu hakkında karar alıcıların gündemine getirip, temiz ve yaşanabilir bir dünya için adım atılmasına katkı sağlamak amaçlanmaktadır.
Önemli ve ikamesi olmayan bir kaynak olan su zaman içerisinde bir yandan artan dünya nüfusu, artan sanayileşme, çevre kirliliği ve devamında gelişen iklim değişikliğinden; diğer yandan ise suyu ticarete konu bir meta olarak gören politikalardan etkilenerek önemli bir sorun alanı haline gelmiştir. Dünyada coğrafi özellikler nedeniyle suya adil biçimde ulaşılması her zaman zor olmuşken; günümüzde uygulanan politikalarla Dünya’nın bazı bölgelerinde su iyice ulaşılamaz hale gelmiştir. Artık coğrafi yapı bir yana, köyünden dereler akan köylü, derelerin üzerine kurulan Hidroelektrik Santralleri (HES) nedeniyle suya ulaşamaz olmuştur. HES’ler ile akarsuların öz niteliği değiştirilmekte, doğal yapısı bozulmakta, orada yaşayan diğer canlılar da bundan olumsuz etkilenmekte ve tabii yaşam alanlarını kaybetmektedir.
Su konusunda tehlike çanları çalmaktadır. Artık gelinen nokta bir an önce kamu eliyle alınacak önlemlerin hayata geçirilmesini, daha fazla zaman yitirilmemesini gerektirmektedir. Kuraklık ve yeraltı sularında yaşanan kirlenme tüm dünyanın çözüm bekleyen büyük sorunudur. Tarım ve gıda sektörü susuzluğun, su kirliliğinin mağduru ve aynı zamanda bir yönüyle de sorumlusudur. Tarımda kontrolsüz pestisit kullanımı, doğal olsun kimyasal olsun yanlış gübre kullanımı, bilinçsiz endüstriyel tarım, çevre koruma gerekliliklerine uymayan işletmeler su kaynaklarını olumsuz yönde etkilemektedir.
Su, toprak ve gıda güvenliği ile su ve gıda güvencesi büyük bir bütünün ayrılmaz parçalarını oluşturmaktadırlar. Tek tek her birinde atılacak olumlu adımlar diğerlerini de olumlu etkileyecektir.
Dünyada su tüketiminin % 70’i sulama amaçlı olarak tarımda gerçekleşmektedir. Yine yeraltı sularının kirlenmesinde kuralına uygun olarak uzaklaştırılmayan hayvansal atıkların, organik maddelerin, pestisitlerin, nitrat ve fosfatlı gübrelerin önemli payı vardır.
Tarımda pestisit kullanımı ve sulama teknikleri mutlaka izlenmeli, yönlendirilmeli ve gereği gibi denetlenmelidir.
Atıkların doğaya salınmaması veya sularda kirliliği önleme konusunda yapılan yasal düzenlemeler tek başına yeterli olmamaktadır. Tarım ve gıda sektörüne kamucu bakışla yaklaşmak; atık ve gübreleri değerlendirerek su kaynaklarını koruyacak yatırımları kamu eliyle ve bir an evvel yapmak önemli ve vazgeçilmez bir adımdır.
Halkımızın içme kullanma suyunu sağlayan şebeke suyu, ülkemizde her zaman ücretli olmuştur ve toplum buna öylesine alıştırılmıştır ki aksi düşünülmemiştir. Oysa su haktır. Suyu ticari bir meta haline getirip para ile alınır satılır yapmak insanlık değerlerine aykırıdır. Kamu yöneticileri halkın güvenli suya yeterli miktarda ve bu miktarı da ücretsiz olarak ulaşmasını sağlamalıdır.
Çevre, iklim, tarım, gıda, toprak su politikalarında bir an evvel katılımcı bir yaklaşım benimsenmeli ve başta kamu kurumu niteliğinde meslek odaları olmak üzere bilim insanları ve ilgili kesimler sürece dahil edilmelidir. Su yönetimi multidisipliner bir konudur. Gerekli bilgi paylaşımını sağlayacak yaklaşım geliştirilmelidir.
Kısa, orta ve uzun vadeli iklim değişikliği, kuraklık senaryoları yapılarak gereken adımlar şimdiden atılmalıdır.
Yarın çok geç olabilir. Su, yaşamın kaynağıdır. Suları korumak ve temiz tutarak gelecek nesillere yaşanır bir dünya bırakmak hepimizin ortak sorumluluğudur”.
Haber: Hakan Miyanyedi
Haber Okunma Sayısı :
6818